‘Bu iş bilmez, cahilleri oylarınızla göndereceğiz’

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TL’nin tarihi değer kaybının ardından siyasi parti liderleriyle görüşmeler gerçekleştireceğini duyurmuştu. Bu doğrultuda dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşen Davutoğlu, bugün de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile görüştü.

İYİ Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen görüşmenin ardından ikili, ortak basın açıklaması gerçekleştirdi.

“ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI KAYGIMI DERİNLEŞTİRDİ”

Davutoğlu şu açıklamalarda bulundu:

“Her toplum kriz yaşar, her iktidar hata yapabilir, her dönemde ciddi yüzleşmeler yaşanabilir. Bunların aşılmasının en asgari şartı krizin farkında olmak, krizi anlamak, krizi çözmek için adım atmaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın Pazartesi akşamı yaptığı konuşma, zaten var olan kaygımı çok ciddi şekilde, tedirginliğe varacak ölçüde derinleştirdi. Niçin?

Sayın Cumhurbaşkanı kendi açıklamalarının ve ekonomi yönetimindeki cahil kadrosunun ürünü olan ekonomik krizin sebebini kendisinde arayıp, kendisini düzeltmek yerine bir ‘Dış mihrak’ tanımlamasıyla, ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ diye bir tanımda bulundu.

“BU MİHRAKLAR KİM?”

Bir Cumhurbaşkanının Kurtuluş Savaşı başlatacak şekilde bir çağrıda bulunması, çok ciddi sebeplere dayandığı zaman önemlidir, gereklidir. O zaman şu soruyu sorma hakkımız var: Sayın Cumhurbaşkanı, elinizde bütün istihbarat bilgileri var. Çıkın ve açıklayın; Türkiye’yi ekonomik Kurtuluş Savaşı yapmak zorunda bırakan bu mihraklar kimlerdir?

Sadece açıklamakla kalmayın. Bulunduğunuz görev, sorumluluk üstlenme görevidir. Şikayet etme görevi, görünmeyen anonim düşmanlar icat etme görevi değil. Gereğini yapın ve bir toplumsal gerilime yol açacak hamasi bir dil kullanmak yerine bu operasyonları kim yapıyorsa onlara Türk ekonomisinin gücünü gösterin ve gerekli dersi verin.

“ÖNEMLİ OLAN ÜLKEMİZE GÜVENMEK”

Bu gelir dağılımı bozukluğu ve olabilecek muhtemel ödemeler dengesizliğinin yol açacağı krizlerle büyük toplumsal huzursuzluklara şahit olabiliriz. Dün akşam bazı şehirlerimizde protesto gösterileri oldu. Buradan vatandaşlarımıza da sesleniyorum:

Şartlar ne olursa olsun hiçbir provokasyona gelmeden; toplantı ve gösteri yapmak anayasal bir haktır bu hak kullanılabilir ama hiçbir provokasyona gelmeden, hukuki olarak süreçleri tamamlanmamış, kontrolsüz kitle gösterilerinden uzak durmaya çağırıyorum. Önemli olan ülkemize güvenmektir. Siyasi liderler olarak bize düşen görev de halkımıza güven ve teminat vermektir.

“NE YAPILACAĞINI BİLİYORUZ”

Hiç merak etmeyiniz. Bütün bu duruma yol açmış faktörlerin hepsini biliyor ve onlara karşı ne yapılacağını da biliyoruz. Türkiye sahipsiz değildir. Türkiye’ye sahip çıkacak liderler, kadrolar vardır. T

epkilerinizi anayasal hak çerçevesinde kullanırken provokasyonlardan uzak kalınız. Tam da korkumuz odur ki, ‘Kurtuluş Savaşı’, ‘İç tehdit’, ‘Dış tehdit’ diyerek 70’li yılların sonlarında ya da 28 Şubat dönemlerinde olduğu gibi birinin bu ‘İç tehdit’, ‘Dış tehdit’ tanımlamaları etrafında Türkiye’de otoriter bir rejim kurma hevesine yönelmesidir.

“ÜLKEMİZİ FELAKETE SÜRÜKLER”

Zaten otoriter bir rejimin altındayız. 70’li yıllarda olduğu gibi enflasyon 3 haneli sayılara geldiğinde, toplumsal tepkiler arttığında bunu bahane ederek Cumhurbaşkanı’nın veya etrafındakilerin veya sayın Bahçeli’nin ortaklarının daha otoriter bir döneme geçme ve erken seçimi, seçimi bu otoriter şartlar altında yaparak Türkiye’de ekonomik kriz ile Otoriterleşme arasında bir korelasyon kurma çabası içine girme düşünceleri varsa, bilsinler ki bu çok çok çok vahim bir hata olur. Ülkemizi felakete sürükler.”

“ÜÇÜNCÜ DEFA YAPARSANIZ TERCİHTİR”

Davutoğlu’nun ardından konuşan Akşener, şu açıklamalarda bulundu:

“Bir kere bir yanlış yaptığınızda kazadır. İkinci tekrar ettiğinizde hatadır. Üçüncü defa yapıyorsanız tercihtir. Bugün beni 3 orta karar, yani OSB’de yeri olan, üretici aradı. ‘Abla ölüyoruz… Bitti…’ şeklinde bir panik içinde aradılar.

Gerçeğimiz bu bizim. Bunu bilerek tercih edilmiş bir yöntem olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim. Beceriksizliğin, cahilliğin, cehaletin sonucunda geldiğimiz nokta bu.

Şimdiden sonrası ise seçim kazanmaya yönelik ‘Kurtuluş Savaşı’ verme işlemi, abanın altından sopa göstermekse; geçmişinde bu dönemleri yaşamış bir kişi olarak bilirim ki kaosu çıkaran, kaosun parçası olan yönetemez. O da paketlenir. Bu manada bizi yönetenlerin ayaklarını denk alması lazım.

“İTİBAR, İSRAFLA OLMAZ”

‘İtibar, itibar’ diyor ya muhterem… İtibar; çok acayip harcamalarla, israfla olmaz. Paranızın gücüyle olur, ekonominizin büyüklüğüyle olur, üretiminizle olur, iyi eğitim verdiğiniz gençlerinizle olur ve tarımla sanayiyi birleştirmenizle olur, teknolojiye yaptığınız yatırımla olur.

“SAĞDUYULU OLMAK ZORUNDAYIZ”

Milletimize buradan seslenmek istiyorum: Sağduyulu, akıllı, mantıklı olmak durumundayız hep birlikte. Bu ülkenin potansiyeli yüksek, kaynakları yüksek, bu ülke zengin bir ülke. Dolayısıyla bu iş bilmez, cahil ve cehaletiyle övünen bu arkadaşları sandıkta, oylarınızla elbette göndereceğiz. Ondan sonraki fasılda da en hızlı bir şekilde bu ucube sistemden kurtulacağız.”

AKŞENER’DEN TEK CÜMLELİK YANIT

Akşener, Abu Dabi Veliaht Prensi’nin Türkiye’ye gelişine ilişkin değerlendirilmesinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi: “Allah kimseyi söylediklerinin tersine davranmak zorunda bırakmasın.”

“ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE KAMUOYUYLA PAYLAŞILMALI”

Davutoğlu ise aynı konuya ilişkin şöyle dedi:

“Çok kısa ve öz bir cevap oldu. Ben de buna katılıyorum. 15 Temmuz ile ilgili bu kadar ağır ithamlarda bulunduktan sonra acaba 15 Temmuz ile ilgili ellerinde şu anda, ‘Birleşik Arap Emirlikleri’nin hiçbir rolü yoktur diye’ bir bilgi oluşmuş ya da onlar bir izahat getirmişlerse anlaşılır.

Ama sadece son dönemdeki açıklamalarıyla birçok siyasinin cevap veremeyeceği sorular soran Sedat Peker faktörü bunda etkiliyse ya da perde gerisinde bazı pazarlıklar söz konusuysa, Türkiye’nin ilkesel olarak takip ettiği politikalarda bir taviz söz konusuysa işte o zaman bunun şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması lazım.

“NASIL KURULDU?”

6 ay önce kurulamayan ilişkiler şimdi nasıl kurulabiliyor? Şeffaf olmak lazım ve bu düzelmenin iki taraf açısından da ne anlam ifade ettiğinin kamuoyuyla paylaşılması lazım.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir