CHP’den Ulaştırma Bakanlığı’na: Kamu zararı bakanlığına dönüştünüz

CHP İstanbul Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Emine Gülizar Emecan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında CHP grubu adına konuştu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na hazine garantili borçlar ve kamu özel işbirliği projelerini soran CHP’li Emecan, “Bakanlığınız bir yatırım bakanlığı değil, kamu zararı bakanlığı hâline gelmiştir çünkü “Ulaştırma Bakanlığı” deyince akla 5’li çete, yandaşa giden ihale, mega projeler, kamu zararı geliyor artık. Ulus olarak yıllar sürecek, torunlarımıza kalacak ağır bir borç yükünün altına girmiş bulunuyorsunuz, hep birlikte girmiş bulunuyoruz” dedi.

“KÖİ’NİN BAŞLADIĞI YILDAN BUGÜNE HAZİNENİN BORCU YÜZDE 140 ARTTI”

Emecan, konuşmasına şöyle devam etti:

* Sayın Bakan “Devletin kasasından, milletin kesesinden tek kuruş çıkmadan…” sloganınız da koca bir yalan. Projelere verilen talep garantileri her geçen yıl kamuya büyük yük getirmekte. Dolayısıyla fahiş bedel öderken -hizmeti kullanmayan vatandaşlardan da ödedikleri vergiler üzerinden- yandaşlara kaynak, devlet tarafından aktarılmaktadır.

* Projelerin, Türkiye’nin borçlanmasında da çok büyük payı var. Kara ulaşımı altındaki kamu-özel iş birliği projelerinin hizmete alındığı ve garanti ödemelerinin de başladığı 2016 yılı sonrasında hazinenin toplam borcu yaklaşık yüzde 140 artarak 759 milyar TL’den 1 trilyon 812 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu, projelerle birlikte paralel seyreden bir süreç. Aynı süreçte net borçlanma da hızla artmıştır.

* 2019 ve 2020 yıllarında ise toplam gelirler borçların faizlerine yetmediği için, faiz dışı denge negatife dönmüş yani Türkiye borç faizi içinde borçlanır duruma düşmüştür. Ancak bütün bunlar olurken garanti ödemelerinden de asla ödün verilmemiştir.

“KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, DÜYUN-I UMUMİYE’YE DÖNDÜ”

* ‘Yapılan KÖİ projelerinde, kamu-özel iş birliği projelerinde sözleşmeler neden döviz cinsinden fiyatlandırıldı?’ diye soracak olursak… Çünkü adrese teslim verdiğiniz yüklenici görevli şirketlerin bu projeleri hayata geçirecek öz kaynakları yoktu ve gereken kaynağı yurt dışından, döviz cinsinden kredi olarak getirdiler.

* Sürekli şöyle bir savunmanız var: ‘Kamu kaynaklarıyla bu projeleri yapamazdık, bu kadar kısa sürede hizmete alamazdık’

* Bu şirketlerden daha düşük faizde ve uzun vadede, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, siz dış finansman sağlayamaz mıydınız, kamu kaynaklarını değerlendiremez miydiniz? Yani aradınız da mı bulamadınız? Üstelik ihale süreçleri de yapım süreçleri de daha şeffaf ve hesap verilebilir bir süreç olurdu.

* Oluşturulan yanlış modelle bütün bu projelerin muhatabı olan Karayolları Genel Müdürlüğü ise resmen bir Düyun-ı Umumiye idaresine dönüşmüş durumdadır; devletin kaynakları Karayollarına aktarılıyor, oradan da şirketlere akıyor.

* Bir de Hazinenin borç üstlenim garantisi var tabii; gelir garantileri gerçekleşmediğinde, sözleşmenin feshedildiği durumda Hazine bu kredi borçlarıyla karşı karşıya kalmış olacaktır.

“ULAŞTIRMA POLİTİKANIZ RANT VE TALAN ÜZERİNE KURULU”

* ‘Ulaştırma’ çağdaş anlamda nedir? Sizin de söylediğiniz gibi, aslında eriştirmektir; üretim için ham madde, malzeme ve iş gücünü üretim merkezlerinde buluşturmak demektir.

* Sosyal devlet anlayışında da ulaşım hakkı önemli bir insan ve yurttaşlık hakkıdır, vatandaşların eşit koşullarda yararlanabilmesi gereken bir kamu hizmetidir. Yapım maliyetleri bütçeye gereksiz büyük yükler getirmemelidir.

* Ülkenin kalkınma amaçları ve toplum beklentileri doğrultusunda çağdaş ve sürdürülebilir ulaştırma politikaları belirlenirken de en temel araçları başta planlama, yatırım ve finansman modeli üçlüsü, temel amaçları da ekonomik sosyal gelişimin sağlanması ve çevrenin korunması üçlüsüdür.

* Sayın Bakan, siz iktidar olarak on yıldır bu anlamda bir ulaştırma politikası uyguladınız mı? Ne yazık ki uygulamalarınızın çoğunda ekonominin gelişiminden, arazi kullanımından, sosyal amaçlardan, doğa ve çevre korunması duyarlılığından kopuk, plan dayanağından yoksun bir anlayış, bir politikasızlık, daha doğrusu rant ve talan politikası iktidarınız tarafından övünerek ortaya konuldu ve konulmaya devam ediliyor.

* Sizin anlayışınız, yaptığınız yatırımların ulaşıma ne kadar katkı sağladığı üzerinden değil dünya ölçeğinde bu yatırımların ne kadar büyük, mega oluşları üzerinden övünen bir anlayış.

“GARANTİ ÖDEMELERİNİN MALİYETİ 2024 YILINDA 100 MİLYAR TL’Yİ AŞACAK”

* Açık kaynaklardan yine derlediğimiz bilgilere göre, 2016 yılından 2020 yılına kadar kısmen veya tamamen hizmete alınmış 4 ana projeye, Hazine’den Karayolları Genel Müdürlüğü eliyle yapılan garanti ödemeleri 14 milyar TL.

* Beş yıllık bu ödemelerin tamamı Hazine tarafından borçlanılarak finanse edildiği için güncel maliyet faiziyle birlikte 20 milyar TL’nin üzerindedir. 2021-2024 yıllarını kapsayan orta vadeli planda ise Karayolları Genel Müdürlüğünün üç yıllık ödenek tahmininde garanti ödemelerinin yapıldığı cari transferler kalemi 70 milyar TL’yi geçmektedir.

* Yani otoyol, köprü, tünel, kamu-özel iş birliği projelerinin garanti ödemelerinin maliyeti 2024 sonunda 100 milyar TL’yi aşmış olacaktır. Bu tutar tamamen kamu borcu yürütülerek finanse edilecektir.

“AKP İKTİDARLARI DÖNEMİNDE ULAŞTIRMA İHALELERİ SERMAYE ÇEVRELERİNE RANT AKTARMA ODAKLI”

* ‘Sayıştay raporlarını da konuşmaya gerek yok akşama kadar burada’ dediniz ama Sayıştay raporlarında çok ciddi rakamlar söz konusu.

* Özellikle AKP iktidarları döneminde, ulaştırma ihalelerinin sermaye çevrelerine rant aktarma odaklı olduğu da çıkıyor ortaya.

* Örneğin; hiçbir gereği yokken, Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin (b) bendine göre, şartlar oluşmadığı hâlde pazarlık usulüyle 9 iş için tam 19,7 milyar TL tutarında sözleşme imzalanmış.

* Gayrettepe İstanbul Yeni Havalimanı Metro Projesi’nde, metro yapım işinde metro inşaatının tamamlanma tarihinde gecikme yaşanmaması adına ve bedelinin havaalanı işletmecisinden tahsil edilmesi şartıyla metro yüklenicisi tarafından yaptırılmasına karar verilmiş, öyle de yapılmış.

* Ve 7,9 milyon avro ödenmiş bu şirkete. Bunlar Sayıştay raporları, doğru değil mi? Sayıştay raporlarında çok fazla usulsüzlük ve yolsuzluk var. Bunlarla ilgili hesap verirseniz seviniriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir